Türkiye iş kazaların da Avrupa birincisi, dünya da ise üçüncü sırada. Bu yıl sadece 9 ayda 1414 işçi iş kazalarında hayatını kaybetti.
Teknolojinin bu kadar geliştiği artık tehlikeli işlerin makinelerle yapıldığı bir zamandayız. Bizim temel prensibimiz ise;Bize bir şey olmaz.Olmuş işte daha ne olsun…!
Dala yani Şanlıurfa’da pamuk balyaları için de yitip giden 2’si kardeş bir kuzen 3 çocuğumuzun haberi yüreğimizi dağlamadı mı ?...Yeteri kadar önlem alınsaydı, çocuklar için tehlikeli olabilecek bir alanda bulunmasalardı bu olay olur muydu?.
Tarım sektörü kayıt altına alınamayan, kazaların en çok yaşandığı olan Tarım işçilerinin yollar da telef olması zaten başka acı bir gerçek…
İş sağlığı ve güvenliği ile ilgili bir çok katı yasalar çıkartılmış; bir çok kanunun uygulanmasında olduğu gibi uyguluyor muyuz?... HAYIR….!
Hatır, gönül yoluyla halledilen işler kanundan önce geliyor.
Her büyük-orta-küçük, çok tehlikeli orta-az tehlikeli olma durumuna göre işletmeler iş güvenliği uzmanı çalıştırmak zorunda. Bununla beraber iş güvenliği uzmanının ücretini işveren ödüyor. Tahmin edeceğiniz gibi, kendine masraf çıkaran, güvenliği arttıracak öneriler sunan iş güvenliği uzmanını hangi işveren ister.
Sorsak hepimiz insan canından daha kıymetli bir şey yok, deriz.
Ucuz ölümlerin ülkesi Türkiye…!
Üniversitede, lisede okuyan tatillerde, inşaatlarda çalışıp harçlığını çıkaran kaç gencin ölüm haberi bizi derinden sarsmadı ki..?
Tedbir almak, sonradan yaşanacak kazalar için daha ucuz bir yatırım değimli?...
Kömür ocaklarında çalışan emekçi insanların ölüm haberini artık duymak istemiyoruz. Her kazadan sonra çıkıp üzgünüz açıklamaları yerine; alına önlemler, tedbirler, kanunlara uymayanlara kesilen cezaları, denetlemeleri duymak istiyoruz…