Günümüz de gelişen teknolojinin etkilediği alanlardan biri de şüphesiz gıda sektörü. Görünen o ki bu gelişme olumlu değil daha çok olumsuz yönde.
Ekşimeyen yoğurt,45 günde piliç olan civciv bozulmadan raflarda günlerce duran kekler, kurabiyeler daha beyaz daha geç bayatlayan ekmekler. Bu liste uzayıp gidiyor. Eski yiyeceklerimizle karşılaştırılınca bu yeni gıdalar arasında ki farkı görebiliyoruz. Tabiki ne değişti bu gıdalar bu hale geldi diye sormadan edemiyoruz.
Şekerlemelere katılan mısır şurubu, raf ömrünü uzatmak için katılan katkı maddeleri, lezzetti arttırmak için kullandırılan tatlandırıcılar, meyve sularındaki früktoz şurubu. Gıdaların içinde besleyicilik dışında her şey var. Besin değeri düşük lezzetli sağlığımıza bir sürü zararı olan gıdalar her yerde. Ne yiyelim? Nasıl beslenelim şaşırmış durumdayız. Hazır ve katkı madde içeren, bu gıdalar sağlığımızı ne kadar olumsuz etkiliyor. Kanser, obozite, alerjik hastalıklar hepimizin bildiği bir kaçı sadece….Çocuklarımız ve kendimiz için doğal besinler, katkısız ürünler tüketelim diyeceksiniz, tabi bulabilirseniz.
Vatandaş olarak ne yapalım, ne yiyelim ne yemeyelim şaşırmış durumdayız. Gıda üretiminin her aşamasında farklı bir hile ayrı bir oyun…
Öncelikle paketlerin arkasında ufacık yazılan katkı maddelerinin neyi temsil ettiği konusunda bilgilenmeliyiz, diye düşünüyorum. Ne yediğimizi bilmek, hepimizin hakkı. İmkanlar dahilinde bu ürünlerden uzak durmakta başka bir çözüm yolu sanırım.
Üretimden paketlenmeye kadar olan aşamalarda denetimin arttırılması caydırıcı olur. Bu alanda zararlı katkı maddelerinin kullanılmasında sınırlama getirilmesi ile ilgili kanunların çıkarılması, etkili para cezalarının uygulanması faydalı olur kanısındayım.