Sevmek, kelime itibarı ile kişiden kişiye algıdan algıya değişkenlik gösterse de genel anlam itibarı ile içten gelen duygu, kalpten ruhtan, maneviyattan ve kendinden olan doğal olan yapay veya zorlama olmayan isteyerek yapılan manasına gelmektedir.
Adem oğlunun hayat mücadelesi içerisinde kişilerin, toplumların, inançların, ve hatta devletlerin biri birlerine yakınlaşmaları veya yakınlaşabilmelerinin temelinde sevgi olsa idi acaba yine savaşlar, yine kıyımlar, yine kan dökmeler, öldürmeler katliamlar olur muydu..?
Sevgi bağının olduğu yerde hiç ama hiçbir zaman karşındakine isteyerek zarar verme ve hele öldürmek gibi bir kast asla olmaz, olacağına da ben şahsen inanmam. Düşünün bir kere kendi sevdiğiniz bir insanı öldürmek onu yok etmek hatta yok saymak ne kadar gaddar ve zalimce bir anlayış. Sevgi her sorunun üstesinden gelmenin anahtar kelimesi olsa ve gerek Dinler arası gerek kişiler arası ve gerekse sosyal yaşamdaki farklılıklar arasında bu sihirli kelimeyi sadece iş güzarlık olarak kullanmayıp da ( Hile-i Şeriye ) yapmadan direk olarak ve yürekten gelen bir sevgi besleyerek ve bunun karşılığında da aynı duyguları almak olması halinde kim zarar verir kim kan döker, kim ölür veya öldürür.
İşte tüm mesele bu sevgiyi Cinsellik boyutuna, karın doyurmak için iştah boyutuna, zarar verecek kadar sadistlik boyutuna getirmeden ve olduğu gibi kabullenmek sureti ile kalben ruhtan yürekten gelerek yapabilsek, yapsak tüm sorunlar biter , öyle değil mi..?
“ Gördüğümüz , dokunduğumuz birlikte olabildiğimiz varlıkları sevgi besleyemiyorsak, Göremediğimiz, tutamadığımız dokunamadığımız duygularımıza nasıl sevgiyi yükleye biliriz ki,” İşte mesele dokuna bildiğimiz birlikte yaşamak zorunda olduğumuz, dili ,inancı, cinsiyeti farklı insanları seve bilmekte .Çok büyük bir kelime değil mi..?
SEVGİ DİNİMİZDİR ‘ in içerisine oturta bilirsek, ve kişilerin inançları yaşama biçimlerini dünyaya bakış açılarını, ve felsefelerini sevgi ve Hoş görü yumağı içerisinde ele alıp yakınlaşa bilmek, koca dünyanın herkese yeteceğini, ve bunun yanında dünyayı hiç kimsenin bir yerden alıp götürmek gibi bir lüksünün ve şansının olmadığını bilipte davranışlarımızda yaşamımızda bunun yerine sahte gülüşler, timsah göz yaşları ve gerek din adamlarının gerekse siyaset adamlarının kendilerinin yapmadığı, uymadığı duygu ve düşünceleri Halka dayatmaları ve dolayısı ile Siyasi kaygı ile veya Din-Devlet kaygısı ile İnsanlığı sevgiyi çalakalem silkip atmaları bu SEVGİ DİNİMİZDİR, kelimesinin içini boşaltmaktan sahtekarlıktan ve timsah göz yaşından başka ne olabilir ki..!
Bana kanunların verdiği yetkiye dayanarak haklar tanımayın, bana kalbinizde gönlünüzde ruhunuzda SEVGİ yeri açın orada bana hak tanıyın. Çünkü.., kanunlar sınırlı zaman dilimi için geçerli olup her an değiştirilebilecek bir tuzak, ama Yürekte, kalpte, Ruhta açılan SEVGİ evi zaman ve mekan tanımadan ve süreklilik arz eden bir duygu ve birlikte yaşam kaynağı olacaktır.
Ey din adamları, Ey siyasiler, ey insanlık, dilinizin söylediğini kalbiniz tasdik etmiyorsa, makam mevki ve koltuk ve rant için söylemek yerine makamlarınız mevkileriniz ve paranızı kaybedin İNSAN KAZANIN ,SEVGİ KAZANIN işte o zaman görün Yaşanılması dünyayı..
SEVGİ DİNİMİZ olsun, Sevgi ile kalın aşk ile kalın