Toplumsal algı ile devlet yapılanması veya Sokak algısı arasında olması gereken farklar vardır ve buda olmazsa olmazlardandır, ama işgal edilen veya görev alınan makamın ilgili kişiye katkısı yada kişinin işgal ettiği yada görevli bulunduğu makama katkısı ne..? ( yani artısı eksisi ne )..
Toplum algısı ile baktığımızda makamların kişiyi değiştirdiği ya da değiştirmesi gerektiği yönündedir, halkın algısı ile baktığımızda makamlara hak edenlerin oturması ve layık olması gerekir ama devlet yapılanmasında makam her şeyin üstündedir, bu makam öyle sokak jargonlu insanların oturabileceği bir hak değildir olmamalıdır, kişilik ve karakterler makamlar üzerinde bırakacağı intiba ve toplum nazarındaki saygınlık nesilden nesile sürüp gidecek algı içerdiği için makamın hakkı olmak yada hakkını vermek gerekir, yoksa hasbel kader makamı işgal etmiş yada görevlendirilmiş olabiliriz ama o makamın sorumluluğu ve ağırlığını taşıyacak meziyetiniz yoksa sizin yaptığının hem halka hem de o makama hakaret ve saygısızlıktır. Düşünün…! Koca bir Devletin başında önemli makamları işgal eden ama o makama yakışmayan tutum ve davranışlar sergileyen makamın ağırlığının altında ezilip yok olan ama halen o makamı işgal edenlerin zaman içerisinde sonraki nesillerce lanetle anılacağını ya da söz konusu makama hakaretler yağdırılacağı ve sadece işgalci makam olarak adl edileceğini hiç unutmamak gerekir.
Bu gün ABD başkanı Trump’u göz önüne alınız. İşgal ettiği makamın ağırlığını taşıyabiliyor mu..? Peki, Amerikan halkının o makama bakış açısı nasıl ve Turumpa bakış açısı nasıl, Sokak Kabadayısı jargonu ile esip gürleyen, asan, kesen ben yaparım ulan..! kim ne diyebilirmiş..? edebiyatının Devlet idare ve makamlarında yerinin olmaması gibi ilgili makamı işgal eden kişiliklerinde o makama ve makamın ağırlığına uyması şart. Makamlar sadece ve sadece temsil için oturulan koltuklar değildir,( alttan ısıtmalı, üstten soğutmalı, yanlardan beslemeli ..) makamlar halkların dünya ülkeleri ile iletişimlerinde, Barış ve Demokraside, İnsan Haklarında Hak ve Hukuk alanın birer mihenk taşıdır. Bu makamları lafla değil icraatınızla, tutum ve davranışlarınızla, kişiliğinizle ve yalnız “ BEN “ egosu ile değil “ BİZ “ olarak algılayıp makamını hakkını vererek, kişinin kendi kadrini ve kıymetini makamın saygınlığı ile perçinlemesi gerekir. Yıllar sonra anıldığınızda Musoloni gibi, Hitler Gibi, Saddam Hüseyin gibi küfür edilen, lanetle anılan bir hiç olmaktan kendinizi kurtaramayacağınız gibi o makamında içine edersiniz.. Makam ve Kişilikler birbirini tamamlamalı, tamamlamalı ki değeri ve kıymeti bilinsin.
Makamlar Kimsenin babasının tapulu malı değil, makamın ağırlığı ve sorumluluk bilinci ile hareket edebilen her can’ ın oturabileceği özel mevkilerdir ve buna dürüst, kişilikli, saygın ve sokak adamı olmayan herkes layıktır…!
***Aşk ile Canlar Aşk ile…..***