Toplumsal olarak olaya manevi ve duygusal yaklaşımlarımız nedeni ile çocuklarımıza, torunlarımıza bıraktığımız veya vermek istediğimiz gönlümüzden geçen isimlerin isim sahipleri ile isim verilen çocuk arasında duygusal, karakteristik ve genetik özellikler sergilemesi beklentisi içerisinde oluruz…
Ama gerçek öylemidir..?
Benim adım..: Muhammet ,
Tamam, Allah bağışlasın ismi ile yaşasın. Tamamda isim sahibinde olan kişilik, doğruluk,dürüstlük, inanç ismi alan kişide var mı..? varsa ne kadar etkin, yoksa neden yok..?
Çevresel faktörler, inançsal faktörler, ekonomik faktörler, sosyal faktörler vs. say saya bildiğin kadar faktör, yani isim babası ile ismini alan çocuk arasında beklentilerle ilgisi alakası olamayan bir bağ kurmak ütopik ve hayal kırıklığı olmaz mı..?
Benim adım..: ALİ, HÜSEYİN,ÖMER,YAVUZ,MUSTAFA KEMAL, ZEYNEL ABİDİN, ABDULLAH,..VS..
Evet güzel hepsi birbirinden değerli İsimler, hepsi bir şekilde tarihe damgasını vurmuş, kimi yezitliği ile kimi zulmü ile, kimi baş kaldırısı ile, kimi özgürlüğü ile kimi inancı ile kimide katliamları ile..
Peki..; Ey isim sahibi şahıs, kişi, şu anda tarihten gelen değerler nedeni ile ebeveynlerin tarafından konulan isminin ne kadar etkisindesin , ne kadar onun yani isim babanın tavrını davranışını, karakterini, kişiliğini yansıtıyorsun, taşıyorsun ,yapıyor yada yapabiliyorsun..?
Senin adın Ali ise, sen Ali nin rüzgarı olabiliyor musun, senin adın Hüseyin ise sen Hüseyin’in tırnağı olabiliyor musun, senin adın Muhammet ise Muhammedin gölgesi olabiliyormusun senin adın Mustafa Kemal,Ömer,Zeynel Abidin, Abdullah. Tamam eyvallah, peki sen kimsin bana söylermisin sen kimsin..?
Tarihteki kişinin İsmini aldığın zaman sen kendini o ‘ mu sanıyorsun, sen kendini o’ nunla eş değerde mi görüyor sun yada o’nun duruşunda olduğunu mu sanıyorsun..?
Zeynel Abidinler, Mustafa Kemaller, Hüseyinler, Denizler, Ali’ler, Abdullah’lar, Yavuz’lar… tarihi araştır incele oku bak bakalım, kimmiş, kimler miş, nasıl yaşamışılar, neler yapmışlar, Olaylar karşısındaki duruşları nasılmış, kendilerini koltuk, makam, saltanat için satmışlar mı..? kiralık beyin mi olmuşlar..!
Önemli olan isimlerin arkasına saklanıp kendine hak etmediğin, olmadığın, olamadığın payı çıkartmak değil, o isim kişiliğinin arkasına saklanarak kandırmak kandırılmak değil, isim sahibinin kişilik, karakteristik, büyüklük ulvilik ve insanlık, dobralık, ve doğruluk özelliklerini taşımaktır.
Yoksa İsmin Ali, Hüseyin Zeynel Abidin ne fark eder, ismin Ömer, Osman, Zeki, Bekir, muaviye olsa ne fark eder ki, sen yine aynı sen olduktan sonra, sen isimleri ile övündüğün kendine hisse çıkardığın isim babaların gibi olmadıktan sonra (“ Bingöllü YAVUZ HARİÇ “ Çünkü..; O “ Yavuz Selim “ İsminin sahibi gibi olmuştur. Kendine, halkına, inancına ihanet ederek kendi celladına aşık biri olmuştur.. ) dik duran, inancı, davası uğruna satmayan, boyun eğmeyen, köle kukla olmayan birinin ismi altında, satılıyorsan, kiralanıyorsan, yalaka, maşa oluyorsan, bari isim babalarını karalama ..
Bırak ismin ne ise ne..!
Ama, onunla;
Benim ismim ( Falan, Feşmekan ) Deme..! yazıktır, hata dır, yalandır, kendini kandırmaktır. Ya olduğun gibi yada göründüğün gibi ol-ki inandırıcı olsun.
İsim etiketlerinin arkasına saklanmadan onların mazilerini kirletmeden, isim babalarının duruşu ile duruş sergileyenlere aşk olsun…
***Aşk ile Canlar aşk ile…***