Denetim eksikliğinden faydalanıp, yolsuzluğun zirvesini elinde tutan özel rehabilitasyon merkezlerine, biri dur desin artık. Sağlığın bile ticarete dönüştüğü bu merkezlerin, teknolojiden bihaber ilkel koşullarda tedavi uygulayabiliyorlar, dolayısıyla bu tedaviler birçok hastaya eksik geliyor, mesela daha kısa zamanda iyileşme şansı olan hastaların bile tedavisi uzayabiliyor. Çünkü aletlerin eksikliği yüzünden hastaların birçok tedavi yönteminden mahrum kaldığı birçok aile tarafından biliniyor ve engellilerin birçok ihtiyacını karşılayan tekerlekli sandalyeler bile genel olarak bütün kurumdalar da çok eski bir haldedir. Bu merkezlerde işinin ehli olmayan insanlar çalıştırılıp, günlük 8 seanslık tedaviye 13 veya 14 tedavi sığdırabiliyorlar. Öyle ki bazen kurum sahiplerinin belge kiralayıp merkez açtığı görülüyor. O kadar ahlaktan yoksunlar ki öğrenci bulabilmek için, engelli ailelerine para teklifinde bulunuyorlar ve bazen ailelerin de bu suça ortak olduğu biliniyor, evladını bir kez olsun göndermediği bu merkezlere raporunu kiralatabiliyor. “ helal olsun “...!
Gelelim başka konuya, tarama dedikleri bir kavram var, mahalle mahalle gezip, insanları kandırmak telaşına düştükleri. Kana susamış vampir gibiler, önce vaatlerde bulunurlar, sonra seni ağına düşürdüklerinde o vaatler sözde kalır. “ gerçekten ayakta alkışlanmayı hak ediyorlar “
Önemli konu ise, bu kurumları denetleyen müfettişler ne işe yarıyor veya neyi denetliyorlar, geçen rehabilitasyon merkezlerinin etkinlik düzenlemesini zorunlu hale getirmişler, sayın devlet büyüklerim biz etkinlik filan istemiyoruz, daha profesyonel merkezler istiyoruz veyahut özel sektörün değil bu merkezleri devletin işletmesini istiyoruz.
Benim şehrimde 100 den fazla merkez var, pardon ticaret merkezi diyecektim, bu kurumlarının şehrimin her köşesinde bulunabilmesi, ihtiyaçtan değil, kazancı bol olduğu içindir. “ sayın devlet büyüklerim “…!
Kalın sağlıcakla…